ŞİİR, ŞAİR VE AŞK ÜÇGENİNDE GÜNBEYLİ / MUSA SERİN

GİRİŞ

   Mahmut Topbaşlı, Namı değer GÜNBEYLİ, bizim kuşağın ağabeyidir. Öğretmen okulunda bizden bir üst sınıfta bulunuyordu. O zaman biz Mahmut TOBAŞLI değil de, Mahmut YALVAÇ olarak bilirdik. Güzel şiir okurdu. Özellikle Merhum Necip Fazıl’ın “SAKARYA TÜRKÜSÜ” nü çok güzel okurdu. Hele “ ŞAMİL, KAFKAS DAĞININ HÜRRİYET GÜNEŞİDİR” demeye başladığı zaman yer yerinden oynardı. Şiiri sadece ses olarak değil, mimikler, ses tonunu ayarlama, mükemmeldi. Beden dilini güzel kullanırdı. Özellikle millî şuuru diri tutmak için yapılan gün ve gecelerin aranan ismiydi. Mikrofonu eline aldığı zaman izleyiciler yerinde duramazdı. Ermeni herzelerin şehit ettiği ateşe, büyükelçi vs cenaze törenlerinde mutlaka mikrofon onun elindeydi. Mahmut YALVAÇ'ın o zamanlarda( 1975–76-77’li yıllar) ülkücü hareketin sesi olan gazete ve dergilerde şiirlerini-yazılarını yayınlandığını duyardık. Sevimli bir duruşu, akıcı bir konuşma üslûbu vardı.
   Mahmut YALVAÇ’ın adının, özellikle soyadının YALVAÇ değil de TOPBAŞLI olduğunu çok sonra öğrendim. Biz hep Mahmut YALVAÇ ağabey derdik. Kendisi de bir şey demezdi. Ispartalı olduğu biliyorduk da, Yalvaçlı olduğunu da sonradan öğrendiğimizi hatırlıyorum. Yalvaçlı olduğunu öğrendikten sonra YALVAÇ’ı soyadı yerine kullanmasının sırrını çözdüm derken; internette YÜZAKI dergisinde GÜNBEYLİ( Mahmut TOPBAŞLI) mahlasıyla karşılaştım. Sevinmiştim. Okul yıllarında belirli bir samimiyetimiz olmasa da, ne de olsa ağabeyiz olurdu. Sevinmiştim tabii.

  Yıllar sonra bir İstanbul seyahatimde, Sevgili Ömer Gül’ün gayretleriyle bir araya geldik. Sevgili öğretmenim Recep KABAŞ, Ömer GÜL. GÜNBEYLİ ve ben... Uzun uzun sohbet etme imkânı bulup, hasret giderdik desem yeridir.    İstanbul’un yabancısı olmam hasebiyla beni gideceğim yere kadar bıraktı. Arabasıyla giderken iki şiir kitabını elime tutuşturdu. Osmaniye’ye gelir gelmez satır satır, altlarını çizerek okudum. Kitapların sayfaları tabir yerindeyse kızamık çıkarmış gibi her yer çizilmiş, notlar alınmış vaziyette. 
  Şiirler daha çok “aşk, sevda, yiğitlik ve güzellik” üzerine. Ne de olsa Yunus EMRE’nin torunlarıyız. Mevlana’nın mirasçıları olduğumuzu söylüyoruz. Elbette yazılanlarda “aşk, sevgi, yiğitlik ve güzellik” üzerine olacak. TOPBAŞLI’nın aşkı beşeri olandan ilahi aşka doğru bir yol alıyor. Aşk yaşadıklarını söyleyenlerin hayvani duygulardan nasiplerini alınca aşklarının sönmesi gibi değildir Mahmut TOPBAŞLI’nın aşkı. Olamazda. Çünkü Mahmut TOPBAŞLI ilahi fermanın nasıl olduğunu biliyor. Aşk ile şehevi duygunun aynı şeyler olmadığının farkında. 

Son Yorumlar